siteme hos geldiniz
  aşk&sevgi
 

Yollarca Aşk

İşte gidiyoruz bir yol, sen masumane bir tren, ben ise usanmış vapur… Hasret uzun; sensiz geçen zaman israf. Henüz şekillenmemiş bu yol. Yılgın bir sevda mı bizimkisi? Yoksa kesintisiz bir bekleyiş mi? Ya da yağmurdan sonra mıyız?
Belki faili meçhul bir aşk… Adını hatırlamamışız ne fark eder. Ne yazık ki giden sadece ömür olmuş yanağı kurumayan bizden… Aldanmışız, hayatın bize yaptıklarına ahenkli bir tebessüm etmişiz ve ayakta alkışlamış bizi sevgimiz, ne yazık! Kaderimizin kurguladığı bu tiyatroda başrol oynamışız sadece.

Hani bazen susup hayale dalarsın kaybolur, yok olursun… Bazen de anlamsız birkaç damla gözyaşı gelir gözlerinden ve üzülürsün. Sonra üzüldüğüne yanarsın, neden ağladığına. Ve biraz sonra ayrılık kokan ılık bir rüzgâr dalgalandırır çiğdem sarısı saçlarını… Yüreğin burkulur, gözlerin dolar ve sen onları dalıp gittiğin yerde unutursun. Kendine geldiğinde zamanın seni aldattığını ve sen bir sonraki güne kapak attığını anlarsın… Bana gelince, dediğim gibi usanmış vapurum. Sana âşık oldum; o beton kalbine yüzüstü çarptım. Evet, ağır yaralıyım, hem de ne yaralı…
Oysa seni ne sevmiştim; bütün gün o denizi andıran gözlerini seyre dalacak kadar, yanımdayken bile seni özleyecek kadar ve beyazın siyaha olan tahammülü kadar sevmiştim seni. Ne olur kurtarma beni, kurtarma ki isyanım olsun. Bırak bu da seni sevebilmenin cezası olsun…m.k

Yardın zindanlardan zifir gündüzlerimi o güzel gözlerine sinmiş bir tutam şefkatle.
O dokunuş ki silkeledi beni, dünya hamallığından yara olmuş omuzlarıma merhametle.
Riya kokan ağızlarda ezilirken aşk, sevda ya da adına her kim arlanmadan ne diyorsa,
Tertemiz kalbine tercüman oldu gül kurusu rengi dudakların, sundu, gönül ne arıyorsa.
Elem biter, dertler son bulur, gözyaşı bir tek mutluluktan akar tenin kokusu içime tütünce.
Seyreylesin alem, sevmek nasıl olur, sevdalı nasıl olunur, sen çıkıp uzaklardan bana gelince.
Bırakalım umutsuz yitik insanların, kendi kusurlarını görmeden kadere ettiği küstah lafları.
Kaderin yazarıdır ki bizi birbirimize eş kıldı, aştırıp bize onca badireyi, kederden dağları.
Yetiştirmedi mi Rab ebabilleri, Ebrehe’nin filleri yürürken Kâbe’ye, taşlarla ağızlarında?
Rahmeti geniş onun, bana da seni gönderdi, beni özüme döndüren sevda varken dudaklarında.
Günahkardım, Kabe’nin tozu kadar kıymetim yoktu benim, ya da ona giden yolda bir çakıl.
Ama ben benden geçtim de O benden geçmedi ki seni eş eyledi, almıyor o merhameti akıl!
Uzun, dönüşü meçhul bir yolculuğun vedasını içine sindirmek gibiydi seni son görüşüm.
Veda değildi o ayrılış; ama hayat duruyor sen yokken, vedalaşmışım gibi silindi gülüşüm.
Tek yapabileceğim sabırla metanetle beklemek vuslatı, hayalimde sen, düşümde sen…
Bir kez daha görünsen kapımda ey güzel, narin sevgili, gülüşlerimle bana geri dönsen.
Bil ki Zeynep gelip her gece rüyalarımda bana gülüyor, tutuyor parmağımı pamuk elleriyle.
Denizin kokusuyla uyandığımız evimizde bekliyoruz seni, gelsin diyor annem hayalleriyle.
Ey tacı yıldızlardan işlemeli, gül kokulu, gözleri dünyaya bedel, eşsiz, benzersiz sevgili,
Gel artık sultanım ol, seni senden uzakta sevmesi de hoş; ama bu gönül yakından sevilmeli.
Ne demeli, ne yazmalı bilmem bu hasreti tarif edebilmek için, kuruyor kalemimin mürekkebi.
Koy güneşi avucuna da gel sevgili, gündüzlerim ışığa kavuşsun, ay gibi aydınlat kara şebi.
Hasret üzüyor beni, sensizlik yudumlamak gibi zehirden acı bir suyu ey benden ırak canan.
Çık da gel artık, senin tek bir nefesindir seviyorum deyip de söndüren, şu yüreği ki özlemle yanan.
Bilirim gelmesi, gel denmesi kadar kolay değil, hangi seher doğarsın bilmem; ama bekliyorum.
Sen nice seversin beni bilemem a sultanım; ama ben seni evrenin her bir zerresince seviyorum.

Gökyüzü karanlık Gözlerin en az gece kadar siyah Etrafa baktığımda, binalar, ışıklar, yıldızlar ve çeşitli bir çok şey Hepsi gecenin karanlığını az da olsa dindirebilmek içindir, bilirim İçim karanlık, karamsarlaştım bugünler Sende kaldıırsana kafanı aydınlanırım belki, tıpkı gece gibi Gece, ah gece… İçine türlü pislikleri sindiren, insanları yavaşça karanlığına çeken, bazıları için huzur, sadece huzur Geceye lafım yok, elbet severim Hele bir gece seni düşünerek şiir yazmak kadar güzeli asla yok. Sen, ah sen Gece gibisin, beni içine çekiyorsun ama yavaş değil hızla! Aslında geceyle kıyaslamıyorum seni Sen güzelsin, çok güzel Senin gece gibi aydınlanmaya ihtiyacın yok, asla olmayacak belki Olmasın! İstemem, sana bir şey olmasın Sen aydınlatamıyorsun, bari gökyüzündeki yıldızım aydınlatsın beni Dur! Telaş yapma hemen bakıyorum Başım satırlarına seni yazdığım kağıdıma küsmüş gibi havalandı ve baktı yukarı Oradasın dedi içinden içim Başımı kaldırır kaldırmaz gecenin sadece kendini düşündüğünü düşündüm nedense Başkaları gibi içine çekemedi beni ve ben döndüm hemen kağıdımıza Korktum belki senden uzak kalmaktan Evet doğru korktum, çok korktum.. Sonra derin bir nefes alıyorum içime çekiyorum kokunu, gelir ya belki.. Sen de içine çekiyorsun beni Önceden de dediğim gibi, farketmiyorsun, ama çekiyorsun Böyle mutlu musun Memnun musun? diyorlar Bilmem belki, yada evet, çok mutluyum! Böyle güzel, gerçekten güzel.. Olanların sensiz olması gecedeki yıldız kadar yalnız kılıyor beni Biri beni diler belki, kayar giderim içinden O güzelim içinden, çıkar giderim.. Çıktığım gün hayat benim için durur belki yada daha da düzelir kim biliiir Sana böyle şeyler yazıyorum diye mutlu musun? Okuyor musun? Bilmem, belki okuyosundur Yazdıklarımı sevmişsindir hatta, bunu hiç bilmiyorum, hiiç.. Yırtıp atmam! Yazdıklarım önemlidiir Senden tek önemli olan şey yazdıklarımdır, seni bana daha güzel kıldığı için Önemini yok edecek tek şey başka önemli işlerdir Önemli işlerim henüz yok Herşey aynı, ben hala AYNIYIM 

 
  Bugün 39 ziyaretçi burdaydı! www.mehmetkk.tr.gg  
 
siteme hoşgeldiniz Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol